Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Bitsin bu şehir

Bitik Şehir (Broken City), Türkiye’deki izleyicinin aşina olduğu bir temayla başlıyor: Kent merkezlerinin soylulaştırılmasıyla. Film boyunca takip ettiğimiz New York Belediye Başkanlığı seçimlerinin ana tartışma konusu belli bir bölgedeki evlerin topluca başka bir şirkete satılması ve şaibeli satış ekseninde gelişen olaylar.

Bitik Şehir’in bir başka katmanı da New York’un yeni sahipleri LGBT’lerin durumu. Dedektif kahramanımız Billy Taggart ve antagonistimiz Belediye Başkanı Nicholas Hostetler’in tek bir ortak noktası var: O da adımlarını attıkları her yerde karşılarına çıkan queerlere olan nefretleri. Başkan siyahlara, göçmenlere, eşcinsellere oy vermeyi seven liberalleri eleştirirken, Dedektif de Sundance’te yarışmak için bağımsız filmler çeken yüzleri pudralı metroseksüellere gıcık olur. Ancak ikisinin de eli kolu bağlıdır, artık onlar her yerdedir.

Bu iki tema Bitik Şehir’i ilginç kılan özelliklerden. Ancak bunların yanında artık klişeleştiğini söylemesi bile klişe olacak bir kaçma/kovalama, tuzak kurma/tuzağa düşme, geçmiş suçlar/vicdan azapları metotları film boyunca izleyicinin yakasını bırakmıyor. “Ne karanlık şehrimizdin sen New York” atmosferinde ilerleyen film ortalama bir film izleyicisinin alıştığı matematiksel formüllerle ilerliyor.

Bitik Şehir’in arkasında ise aslında ne kadar entelektüel biri olduğunu bağıran senarist Brian Tucker var. Bir tek başkarakterlerinin pek sevmediği New Yorklu entelektüellerin anlayabileceği esprileri aralara sıkıştıran senarist, ortalama bir senaryo yazmış olabilirim, ama bende aslında neler var diye sesleniyor. IMDB’ye göre Bitik Şehir, Tucker’ın tek senaryo, hatta sinema çalışması.

Tucker, aslında alttan alta Rudy Giuliani’nin belediye başkanlığını kurcalıyor. Slash Film bloğu, filmin fragmanı ilk yayınlandığında “Bakalım senarist ne kadar derinlere inecek,” diye sormuş. Tucker, hem derinlere inememiş, hem de başkanın dalavereli satış işlemi karşısında karakterine “Sivil olarak ne yaparsan yap, ancak başkanlığını alet etme” dedirtecek kadar da çıkışsız bir noktada. Filmin yolsuzluklar ve siyaset karşısında getirdiği çözüm siyaset ile işadamlığının birbirlerinden ayrılması.

Bir önceki hafta Karaoğlan filmini izlediğimde “Ne yapsak da Batı’yı yakalasak, ancak değerlerimizi kaybetmesek” yavanlığında tartışmaların yapıldığı üçüncü dünya ülkesi vatandaşı gibi hissetmiştim. Bitik Şehir’de de Batı’nın siyasal yavanlığını gördüm. Bu iki filme göre ufukta başka bir çıkış görünmüyor. 

» Bitik Şehir film sayfası

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır