|
Sinemanın asli kaynakları her zaman hikayeler, senaryo yazarları ya da kitaplar değildir. Yine yazılı ama aynı zamanda görsel içeriği de beraberinde sunan çizgi romanlar özellikle son on beş yılda ivme kazanmış olsa da nereden geldi nasıl başladı sorusunun cevabı aslında uzun yıllar öncesinde ilk Superman filmi ile verilebilir.
Bizler için (eğer çok meraklısı değil isek) çizgi roman denilince akla Teksas ya da Tommiks gelse de özellikle Amerika’da sektörün büyüklüğü inanılmaz boyuttadır. Bildiğimiz sıradan insanların yaşadıkları kaza(!) sonucu süper güçler elde etmesinin yanında doğuştan gelen özellikleri ile diğerlerinden ayrılan ya da başka gezegenlerden dünyamıza gelmiş süper kahramanlara ait filmler her dönem hayranları kadar aksiyon filmi sevenler tarafından da izlenen yapımlar olarak beyazperdeye yansımaya başladı. Sektörün iki önemli firması DC Comics ve Marvel karakterleri Hollywood eksenine girdiği an itibariyle seri yapımlar olarak karşımıza çıkıyor.
Warner Bros. cephesinde DC Comics kahramanlarını izlemeye yukarıda da belirttiğimiz üzere Superman ile başladık. Beraberce alınan uzun yolda Superman dışında Yeşil Fener, Batman, Kedi Kadın, Watchmen stüdyo tarafından onaylanıp filme aktarılan yapımlar. Bunlar içerisinde DC tarafındaki saygınlığa gölge düşüren uyarlamalar izlemiş olsak da özellikle Batman sayesinde şirketin ciddi bir itibar elde ettiği de aşikar. Değerlendirme kriteri sadece gişe ise Watchmen başarısız olarak yorumlanabilir ama çizgi roman ve sinema uyarlaması karşılaştırıldığında son Superman filmini de yöneten Zack Snyder’in vizyonu sayesinde kalburüstü bir uyarlama olarak hatırlanacaktır.
DC söz konusu olunca tek bir elden üretilen yapımlara karşılık Marvel tarafında durum biraz daha karışık gözüküyor. Son dönemde şirketin Disney tarafından satın alınıp Marvel Stüdyosu kurulmadan evvel X Men hakları Fox, Örümcek-Adam hakları Sony, Blade hakları ise daha sonra Warner’a satılan New Line tarafından satın alınmış durumda. Buradan hareketle sadece ana karakterler değil çizgi roman bünyesindeki tüm karakterlerin haklarına da sahip olan stüdyolar istedikleri takdirde hemen hepsine bir film yapma özgürlüğüne sahip. Bu durumun en güzel örneğini ilk üçlemenin ardından seriye yeniden can veren Fox stüdyosunun iki adet Wolverine filmi üretmesini örnek verebiliriz. Kaldı ki izlediklerimizin yanında yapılacağı duyurulan iki adet Wolverine filmi daha mevcut. Sony de Örümcek adam için benzeri bir taktiği uyguluyor dersek yanlış olmaz. Sam Raimi yönetmenliğinde çekilen üç adet filmin ardından başına Amazing getirerek Örümcek-Adam’a yepyeni bir kadro ve yönetmen ile yeniden can verdiler. 25 Nisan 2014’te A.B.D.’den bir hafta önce ülkemizde gösterime girecek olan İnanılmaz Örümcek-Adam 2 bu düşüncenin uzantısı olarak salonlara ağ örmek üzere hazır bekliyor.
Ya Marvel Stüdyosu? İşte asıl mesele Disney’in yaptığı akıllıca hamle ile orada yer alıyor. Marvel evreni yukarıdaki örneklerden çok daha fazlasını barındırıyor ve farklı kahramanların filmleri diğer stüdyolarca filme çekildikten sonra Disney Yenilmezler ile tüm karakterleri birbirine bağlayan bir film kotarıp vizyona çıkardı. İzleyici ve hayranlar tarafından oldukça beğenilen bu yapım sayesinde Iron Man içinde izlediğimiz Kara Dul karakteri geçtiğimiz haftalarda vizyona çıkan ikinci Kaptan Amerika içinde de yer alabilir hale geldi. Bu şu anlama geliyor herhangi bir Marvel filmi izlerken uyarlama içerisinde bir değil iki veya daha fazla süper kahramanı izleyeceğiz. Dikkatli izleyicinin gözünden kaçmayan serilerin ikinci filmlerindeki gişe verilerinin artışının en büyük sebebi olan bu durum sayesinde tabiri caiz ise Disney bünyesindeki tüm Marvel karakterleri artık sürdürülebilir bir yapıda. Mevcut ile yetinmeyen firma daha evvel gün yüzü görmemiş Ant Man gibi kahramanların filmleri de yolda ve vizyon sırasını bekliyor.
» Kaptan Amerika: Kış Askeri film sayfası |
