| 
                                                     Son Konser, yirmi beş yıl boyunca birlikte müzik yapan bir klasik müzik dörtlüsünün, üyelerinden birinin müzikal geleceğini etkileyecek bir hastalığa tutulmasıyla, çatırdamaya başlamasını anlatıyor. Beethoven’ın Opus 131 Yaylılar Dörtlüsü film boyunca prova edilirken, biz de geçmiş hesaplaşmalara, eski ilişkilere, kişisel hırslara tanıklık ediyoruz.   
İlk uzun metraj kurmaca filmini çeken Yaron Zilberman, filmin kadrosuna Philip Seymour Hoffman, Catherine Keener, Christopher Walken, Mark Ivanir gibi Holywood’un önemli isimlerinden oluşan bir kadroyu bir araya getirmiş. Dörtlüyü oluşturan oyuncu grubu bir müzik grubundan beklenebilecek enerjiyi seyirciye aktarabilmiş. Özellikle Christopher Walken oyuncu olarak tüm olgunluğuyla filmin ağırlığını kaldırabilmiş. Hastalık ve yaşlılığa dair süreçleri öykünün içinde rahatça aktarmış.  
Ancak filmin “arayı kızıştıran genç kadın” rolündeki Imogen Poots ise hem rolündeki eksikliklerden, hem de oyuncu olarak başarısızlığından dolayı filmin en kötü yönü olmuş. Filmin ortalarına doğru senaryo sarkıp filmin yönü dörtlünün hikayesinden başka bir yöne kaydığında, oyuncuların ve öykünün kurduğu tüm çatı kısa sürede yıkılıyor ve filmin sonuna kadar da toparlanamıyor. Hollywood filmlerinin illa araya aşk hikayesi sokma telaşesi yüzünden, filmin ağırlığı heba ediliyor. Kariyerinin başındaki Imagen Poots da kötü bir şakaya kurban gidiyor.  
  
32. İstanbul Film Festivali’nde uluslararası yarışma bölümünde yarışan son konser, izlenesi bir klasik müzik filmi olacakken öykünün sarkması nedeniyle bu vasfını yitiriyor. Yönetmen Zilberman dörtlünün arasındaki ilişkileri sadelikle anlatıyor, araya serpiştirdiği belgesel bölümleri de filmin kurmaca yapısına yedirmeyi başarmış. Ancak genel plandan baktığımızda başarılı bir film olduğunu söyleyemeyiz.   » Son Konser film sayfası                                                  |